Foreks, Türkiye’de doğurganlık oranındaki hızlı düşüşün, nüfus projeksiyonları üzerindeki etkilerini vurguladı. Yapılan değerlendirmelere göre, Türkiye’nin 2075 yılında her üç kişiden birinin yaşlı olması bekleniyor.
TÜİK tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye’nin nüfus yapısında son yıllarda meydana gelen değişiklikler doğrultusunda ortaya çıkan ihtiyaçlar ve Türkiye İstatistik Kurumu Revizyon Politikası gereği, 2023 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları temel alınarak nüfus projeksiyonları güncellenmiştir.” ifadesine yer verildi.
Bu bülten kapsamında, doğum, ölüm ve göçle ilgili demografik göstergelerin mevcut durumunun devam edeceği ve bu durumun artış veya azalış yönünde eğilimler gösterebileceği varsayılarak; ana, düşük ve yüksek olmak üzere üç farklı senaryo üzerinden nüfus projeksiyonları oluşturulmuştur.
Doğurganlık Düşüşünün Etkileri
Bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını gösteren toplam doğurganlık hızındaki düşüş ve uluslararası göç eğilimlerindeki değişim, geleceğe yönelik farklı varsayımlara dayalı projeksiyonların yapılmasına neden olmuştur.
Nüfusun sayıca aynı kalabilmesi, yani yenilenme düzeyini koruyabilmesi için her bireyin kendi yerine bir nesil bırakması gerekmektedir. Nüfusun artmaya devam etmesi için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2,10 olması şarttır. Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 iken, 2003 ve 2014 yılları arasında yenilenme seviyesinde olan 2,10 seviyelerinde durağan bir seyir izlemiştir. Ancak 2014 yılından sonra gerçekleşen aşırı düşüşle toplam doğurganlık hızı 2023 yılında 1,51’e kadar gerilemiştir. Doğurganlık hızındaki bu düşüş, bu alanda geliştirilecek politikaların olası etkilerini de nüfus projeksiyonu hesaplamalarına dahil etmiştir.
Nüfus Projeksiyonları ve Senaryolar
- Ana senaryo: Nüfusun 2100 yılında 77 milyonun altına düşmesi beklenmektedir. Mevcut demografik yapı devam ederse, 2023’te 85 milyon 372 bin 377 kişi olan Türkiye nüfusunun, 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221 kişiye, 2050 yılında ise 93 milyon 774 bin 618 kişiye ulaşması öngörülmektedir. Nüfusun, 2050’li yılların ortasına kadar artmaya devam etmesi ve sonrasında azalmaya geçmesi beklenmektedir.
- Düşük senaryo: Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceği varsayılarak, Türkiye nüfusunun 2044 yılında 89 milyon 959 bin 486 kişiyle en yüksek seviyeye ulaşacağı ve 2100 yılında 55 milyonun altına düşmesi beklenmektedir.
- Yüksek senaryo: Doğurganlık artırıcı tedbirlerin etkili olacağı düşünülürse, Türkiye nüfusunun 2056 yılında 100 milyonun üzerine çıkması öngörülmektedir.
Nüfus Yapısındaki Değişimler
Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısındaki değişimi gösteren nüfus piramitleri, 2023 ve 2075 yılları için incelendiğinde, doğurganlıktaki değişim, yaşlı nüfustaki artış ve genç ile çalışma çağı nüfusundaki azalış üç senaryoda da belirgin bir şekilde görülmektedir.
Yaşlanma Eğilimi
Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresinin artmasıyla birlikte nüfus yaşlanmaya devam etmektedir. Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaş ile yaşlı nüfusun (65 ve üzeri) toplam nüfus içindeki oranının tüm senaryolara göre artması beklenmektedir. ADNKS 2023 yılı sonuçlarına göre ortanca yaş 34 iken, 2050 yılında ana senaryoya göre 44,8, 2075 yılında 51,5 ve 2100 yılında 52,2 seviyelerine ulaşması beklenmektedir.
Çalışma Çağı Nüfus Oranı
ADNKS 2023 yılı sonuçlarına göre, çalışma çağındaki (15-64 yaş grubu) nüfus oranı %68,3’tür. Ana senaryoya göre, bu oran 2050’de %61,9, 2075’te %55,9 ve 2100’de %54,6 olması beklenmektedir. Çocuk nüfus (0-14 yaş) oranı ise %21,4’tür. Ana senaryoya göre bu oran 2050’de %15,1, 2075’te %12,4 ve 2100’de %11,8 seviyesine düşmesi öngörülmektedir.
Demografik Fırsat Penceresi
Demografik fırsat penceresi, bağımlı nüfus toplamının çalışma çağındaki nüfusun yarısından az olduğu dönemi tanımlar. Çocuk nüfus (15 yaş altı) toplam nüfusun %30’undan az, yaşlı nüfus (65 yaş üzeri) ise toplam nüfusun %15’inden az olduğu dönemlerde demografik fırsat penceresi açıktır. Projeksiyon sonuçları, 2030’un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının %15’i aşacağı ve bu fırsat penceresinin kapanacağına işaret etmektedir.